GELİR UZMANLIĞI |
Gib
Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik
ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi
asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin
akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme
hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur. Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur.
|
Muhtelif
kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her
çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur.
|
Bu kanundaki amme alacağı terimi:
1'inci ve 2'nci maddeler şümulüne giren alacakları,
Amme borçlusu veya borçlu terimi:
Amme
alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve
bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini
vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini,
Alacaklı amme idaresi terimi:
Devleti, vilayet hususi idarelerini ve belediyeleri,
Tahsil dairesi terimi:
Alacaklı amme idaresinin bu kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını,
Yalnızca mal olarak geçen terim:
Menkul, gayrimenkul "gemiler dahil" mallarla, her çeşit hak ve alacakları,
Para cezaları terimi:
(5766 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen ibare, Yürürlük: 06.06.2008) Adli ve idari para cezalarını (*)
(5766 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle eklenen terim, Yürürlük: 06.06.2008) Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi:
Amme
borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması
sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması,
haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış
bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen
amme alacaklarını, (**)
(5766 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle eklenen terim, Yürürlük: 06.06.2008) Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi:
Amme
borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen
değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas
kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas
masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil
dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme
borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını, (***)
Takibat giderleri terimi:
Cebri
icradan mütevellit muameleler sırasında yapılan zor kullanma, ilan,
haciz, nakil ve muhafaza giderleri gibi her türlü giderleri, ifade eder.
(*) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) Amme, tazminat inzibati mahiyette olsun olmasın bütün para cezalarını
(**) (5766 sayılı Kanunla eklenen terim)
(***) (5766 sayılı Kanunla eklenen terim)
|
Amme
idarelerinin bu kanunu tatbike selahiyetli memurlarının vazifelerini
teşkilat ve vazife kanunları veya bu konu ile ilgili diğer kanun veya
nizamname ve talimatnameler, mesuliyetlerini de; mesuliyeti tesis eden kanunlar tayin eder.
|
Takibat, alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılır. Borçlu
veya malları başka mahallerde bulunduğu takdirde, tahsil dairesi
borçlunun veya mallarının bulunduğu mahalde yapılacak takipleri o
mahaldeki aynı neviden amme idaresinin tahsil dairelerine nıyabeten
yaptırır.
|
Tahsil dairelerince bu kanuna göre yapılan tebliğ ve verilen emirleri derhal yapmaya ve neticesini geciktirmeksizin tahsil dairesine bildirmeye alakadarlar mecburdurlar. Makbul
ve özre dayanmadan bu mecburiyeti ifa etmiyenler hakkında Cumhuriyet
Savcılığınca umumi hükümlere göre doğrudan doğruya takibat yapılır.
|
Borçlunun
ölümü halinde, mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında da bu kanun
hükümleri tatbik edilir. Borçlunun ölümünden evvel başlamış olan
muamelelere devam olunur. Terekenin bir mahkeme veya iflas dairesi
tarafından tasfiyesini gerektiren haller bu hükmün dışındadır.
Mirasın tutulan defter mucibince kabulü halinde, mirasçı, deftere kaydedilmemiş olsa dahi amme alacağından mirastan kendisine düşen miktar ile mesuldür. Defter tutma muamelesinin devamı müddetince satış yapılmaz. |
Hilafına
bir hüküm bulunmadıkça bu kanunda yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve
tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.
|
(4369 sayılı Kanunun 81/B-1 maddesi ile değişen ibare) 213
sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı
cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu maddesinde sayılan(*)
hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli
muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili
memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil
dairelerince teminat istenir. Türkiye'de
ikametgahı bulunmıyan amme borçlusunun durumu, amme alacağının
tahsilinin tehlikede olduğunu gösteriyorsa, tahsil dairesi kendisinden
teminat istiyebilir.
(*) Madde 9 _ (Değişmeden önceki şekli) (2347 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle değişen fİkra) Vergi Usul Kanununun 344'uncu maddesinde sayılan kaçakcılık halleriyle mükerrer 347'inci maddesinin 1 numaralı bendinde belirtilen |
Teminat olarak şunlar kabul edilir: 1. Para,
2. (5234 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (a) bendi ile değişen bent)(1.1.2005 tarihinden geçerli olmak üzere) Bankalar ve özel finans kurumlar tarafından verilen süresiz teminat mektupları, 3. (5234 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (a) bendi ile değişen bent)(1.1.2005 tarihinden geçerli olmak üzere) Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler (Nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.), 4. Hükümetçe belli edilecek Milli esham ve tahvilat "Bu esham ve tahvilat, teminatın kabul edilmesine en yakın borsa cetvelleri üzerinden % 15 noksanıyla değerlendirilir." 5. (251 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle değişen bent) İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idarelerince haciz varakalarına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar, Teminat sonradan tamamen veya kısmen değerini kaybeder veya borç miktarı artarsa, teminatın tamamlanması veya yerine başka teminat gösterilmesi istenir. Borçlu verdiği teminatı kısmen veya tamamen aynı değerde başkalarıyla değiştirebilir. |
10'uncu maddeye göre teminat sağlıyamıyanlar muteber bir şahsı müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu gösterebilir. Şahsi kefalet tespit edilecek şartlara uygun olarak noterden tasdikli mukavele ile tesis olunur.
Şahsi kefaleti ve gösterilen şahsı kabul edip etmemekte alacaklı tahsil dairesi muhtardır. Amme alacağını ödiyen kefile buna dair bir belge verilir. |
Bar,
otel, han, pansiyon, çalgılı yerler, sinemalar, oyun ve dans yerleri,
birahane, meyhane, genelevler içerisinde bulunan eşya ve malzeme 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununun 270, 271'inci maddeleri hükümleri mahfuz
kalmak şartiyle bu müesseselerin işletilmesinden doğan amme borçlarına
karşı teminat hükmündedir. Noterden tasdikli
icar mukavelesinde gayrimenkul sahibinin demirbaşı olarak kayıtlı eşya
ve malzemesi ile otel, han ve pansiyonlardaki misafir ve kiracıların
kendilerine ait eşyaları bu hükümden hariçtir.
Üçüncü şahısların Medeni Kanunun 688 ve Borçlar Kanununun 222'nci maddelerine müsteniden yapacakları istihkak iddiaları mahfuz kalmak şartiyle, bu yerlerdeki mallar üzerindeki istihkak iddiaları alacaklı amme idaresinin bu teminat hakkını ihlal etmez. |
İhtiyati
haciz aşağıdaki hallerden herhangi birinin mevcudiyeti takdirinde
hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en
büyük memurunun karariyle, haczin ne suretle yapılacağına dair olan
hükümlere göre, derhal tatbik olunur. 1. 9'uncu madde gereğince teminat istenmesini mucip haller mevcut ise,
2. Borçlunun belli ikametgahı yoksa, 3. Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa, 4. Borçludan teminat göstermesi istendiği halde belli müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse, 5. Mal bildirimine çağrılan borçlu belli müddet içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuşsa, 6. Hüküm sadır olmuş bulunsun bulunmasın para cezasını müstelzim fiil dolayısiyle amme davası açılmış ise, 7. İptali istenen muamele ve tasarrufun mevzuunu teşkil eden mallar, bu mallar elden çıkarılmışsa elden çıkaranın diğer malları hakkında uygulanmak üzere, bu kanunun 27, 29, 30'uncu maddelerinin tatbikini icabettiren haller varsa. |
İhtiyaten
haczolunan mallar istenildiği zaman para veya ayın olarak verilmek ve
bu hususu temin için malların kıymetleri depo edilmek yahut tahsil
dairesinin bulunduğu mahalde ikamegah sahibi bir şahıs müteselsil kefil
gösterilmek şartiyle borçluya ve mal üçüncü şahıs yedinde haczolunmuşsa bir taahhüt senedi alınarak kendisine bırakılabilir.
|
Haklarında
ihtiyati haciz tatbik olunanlar haczin tatbiki, gıyapta yapılan
hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı
tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu
nezdinde ihtiyati haciz sebebine itiraz edebilirler. İtirazın
şekli ve incelenmesi hususunda Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik
olunur. Bu ihtilaflar itiraz komisyonlarınca diğer işlere takdimen
incelenir ve karara bağlanır. İtiraz komisyonlarının bu konuda
verecekleri kararlar kesindir.
|
Borçlu,
10'uncu maddenin 5'inci bendinde yazılı menkul mallar hariç olmak
üzere, mezkur maddeye göre teminat gösterdiği takdirde ihtiyati haciz,
haczi koyan merci tarafından kaldırılır.
|
(2(2347 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişen fıkra) Aşağıdaki hallerden birinin bulunması takdirinde (5615 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 04.04.2007)
vergi dairesi müdürünün (5345 sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi
yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi dairesi
başkanlıklarında, ilgili grup müdürünün ve/veya müdürün) yazılı talebi
üzerine defterdar ve/veya vergi dairesi başkanı,(*)
mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerinden Maliye
Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek olanlarla bunların zam ve
cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi hususunda yazılı emir verebilir.
Vergi dairesi müdürü(5615 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 04.04.2007)(5345
sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve
faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürü
ve/veya müdür) bu emri derhal tatbik eder:
1. 13'üncü maddenin 1, 2, 3 ve 5'inci bentlerinde yazılı ihtiyati haciz sebeplerinden birisi mevcut ise,
2. Mükellef hakkında 110'uncu madde gereğince takibata girişilmişse,
3. Teşebbüsün muvazaalı olduğu ve hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse.
(*) (5615 Sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle değişmeden önceki şekli)vergi dairesi müdürünün yazılı isteği üzerine defterdar,
|
Hakkında
17'nci madde gereğince muamele yapılan mükellefin mezkur maddede yazılı
vergi, resim ve cezalarından matrahı belli olanlar, itirazlı olsun
olmasın, hesap edilen miktar üzerinden derhal tahakkuk ettirilir. Geçmiş
yıllara ve cereyan etmekte olan yılın geçen aylarına ait matrahı henüz
belli olmıyan ve 17'nci maddede sayılan vergi, resim ve cezaları geçici
olarak harici karinelere göre takdir yolu ile tespit ettirilen matrahlar
üzerinden hesaplanır. Bu suretle hesap olunan vergi, resim ve bunların
zam ve cezaları derhal tahakkuk ettirilir.
Bu esasa göre tahakkuk eden vergi ve resimler ve bunların zam ve cezaları kanunlarına göre ödeme zamanları gelmeden tahsil olunmaz. Ancak bunlar için derhal ihtiyati haciz tatbik olunur. 17'nci maddenin 3'üncü bendine giren hallerde ihtiyati haciz muvazaalı teşebbüsten vergi ve resim bakımından faydalananların malları hakkında tatbik olunur. Bu maddedeki geçici takdirler, takdir komisyonları tarafından, talep tarihinden itibaren azami bir hafta içinde yapılır. |
Alacağın
hususi kanununa göre tahakkukundan sonra, ihtiyati tahakkukla hususi
kanununa müstenit tahakkuk arasındaki fark, hususi kanununa müstenit
tahakkuka göre düzeltilir. Bu
düzeltmenin yapılabilmesi için beyannameye müstenit tarhiyatta verilen
beyannamenin tetkik edilerek kabul edilmiş olması, itirazlı tarhiyatta
kesinleşmenin vukuu, Devlet Şurasına müracaat edilmiş olan hallerde
Devlet Şurasından nihai bir kararın çıkmış olması lazımdır.
İhtiyati tahakkuk mevzuu olan devre beyannamesinin, verildiği tarihten itibaren en geç iki ay içinde tetkiki mecburidir. Bu müddet içinde tetkik yapılmadığı takdirde, bu sebeple düzeltme geciktirilmez. |
Haklarında
ihtiyati tahakkuk üzerine ihtiyati haciz tatbik olunanlar ihtiyati
tahakkuk sebeplerine ve miktarına 15'inci madde gereğince itirazda
bulunabilirler.
|
Üçüncü
şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal
üzerine amme alacağı için de haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak
eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur.(5479 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle eklenen cümle. Yürürlük;08.04.2006)
Genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve
bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinin birinci fıkrasının son
cümlesi hükmü uygulanmaz.
Rehinli alacaklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük
resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan
amme alacakları o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli
alacaklardan evvel gelir.
(5479 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değişen fıkra. Yürürlük;08.04.2006)Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur.(*) (*)(5479 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değişmeden önceki şekli)Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları hakkında İcra ve İflas Kanununun 206'ncı maddesindeki sıraya göre muamele yapılır. |
Amme
alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek mecburiyetinde
olan hakiki ve hükmi şahıslar, bu vazifelerini kanunlarında veya bu
kanunda belli edilen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde,
ödenmiyen alacak bu hakiki ve hükmi şahıslardan bu kanun hükümlerine
göre tahsil olunur.
|
Tahsil
edilip de kanuni sebeplerle reddi icabeden amme alacakları, istihkak
sahiplerinin reddiyatı yapacak olan amme idaresine olan muaccel
borçlarına mahsup edilmek suretiyle reddolunur. Umumi
bütçeden reddedilen paralar arasında hususi idarelerle belediyelere ait
olan kısımları ret ve mahsup olunduğu senede bu idareler nam ve
hesabına ayrılacak hisselerden Hazinece tevkif ve mahsup olunur.
|
Amme borçlusunun bu kanunun 27, 28, 29 ve 30'uncu maddelerinde
yazılı tasarruf ve muamelelerinin iptali için umumi mahkemelerde dava
açılır ve bu davalara diğer işlere takdimen umumi hükümlere göre
bakılır.
|
İptal
borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine
ödeme yapılan kimselerle, bunların mirasçılarına ve suiniyet sahibi
diğer üçüncü şahıslara karşı istenir.
|
27,
28, 29 ve 30'uncu maddelerde sözü geçen tasarrufların vukuu tarihinden
beş yıl geçtikten sonra mezkur maddelere istinaden dava açılamaz.
|
Amme
alacağını ödememiş borçlulardan, müddetinde veya hapsen tazyikına
rağmen mal beyanında bulunmıyanlarla, malı bulunmadığını bildiren
veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların
ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya
ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız
tasarruflar hükümsüzdür.
|
Yirmi yedinci maddenin tatbiki bakımından aşağıdaki tasarruflar bağışlama hükmündendir: 1.
Üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan hısımlariyle, eşler ve
ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri hısımlar arasında yapılan
ivazlı tasarruflar,
2. Kendi verdiği malın, aktin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler, 3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler. |
Amme
alacağını ödemiyen borçlulardan müddetinde veya hapsen tazyikına rağmen
mal beyanında bulunmıyanlarla, malı bulunmadığını bildiren veyahut
beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların ödeme
müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme
müddetinin başlamasından sonra yaptıkları tasarruflardan aşağıda
belirtilenler hükümsüzdür. 1. Borçlunun teminat
göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere
borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler,
2. Borca karşılık para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler, 3. Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler. |
Borçlunun
malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir
kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadiyle borçlu
tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen
veya bilmesi lazımgelen kimselerle yapılan bütün muameleler tarihleri ne olursa olsun hükümsüzdür.
|
27,
28, 29 ve 30'uncu maddelerde sözü edilen tasarruf ve muamelelerden
faydalananlar elde ettiklerini, elden çıkarmışlarsa takdir edilecek
bedelini vermeye bu kanun hükümleri dairesinde vermeye mecburdurlar.
Bunlar karşılık olarak verdikleri şeyden dolayı alacaklı amme
idaresinden bir talepte bulunamazlar.
|
Hükmi
şahısların tasfiyesinde bunların borçlu bulundukları amme alacaklarını
ödeme ve bu kanun hükümlerinin tatbikiyle ilgili vecibeleri tasfiye
memurlarına, hükmi şahsiyeti olmıyan ortaklıklarla yabancı kurumların
Türkiye'deki şube, ajans ve mümessilliklerinin tasfiyesinde bunların
vecibeleri tasfiyeyi yürütenlere geçer.
|
Tasfiye
memurları veya tasfiyeyi yürütenler, tasfiyenin başladığını üç gün
içinde ilgili tahsil dairelerine bildirmek mecburiyetindedirler. Tasfiye
memurları veya tasfiyeyi yürütenler,amme idarelerinin her türlü
alacaklarını ödemeden veya ödemek üzere ayırmadan önce tasfiye sonucunda
elde edileni dağıtamazlar veya bunlar üzerinde herhangi bir şekilde
tasarrufta bulunamazlar. Aksi halde tahakkuk etmiş ve edecek amme
alacaklarından tasfiye memurları
veya tasfiyeyi yürütenler şahsen ve müteselsilen mesul olurlar. Bu
mesuliyet yapılan tasarrufların ifade ettiği para miktarını geçemez.
Bunların ödedikleri borçlar için amme alacağı ödenmeden kendilerine dağıtım yapılmış olanlara rücu hakları mahfuzdur. |
Borçluya
ait mal bulunmadığı veya amme alacağını karşılamaya yetmediği yahut
borçlu veya ortaklık tarafından bu kanuna göre teminat gösterilmediği
takdirde, borçlunun sermayesi eshama münkasim olmıyan ortaklıklardaki
hisselerinden amme alacağının tahsili için genel hükümler dairesinde
ortaklığın feshi istenebilir. Sermayesi eshama
münkasim komandit şirketlerinin komandite şeriklerinin borçları için bu
madde hükmü mezkur şirketler hakkında da tatbik olunur.
|
(4369 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle değişen madde, Yürürlük: 29.7.1998) Limited şirket ortakları, (5766 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle değişen ibare, Yürürlük: 06.06.2008) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan (*) amme
alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar
ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.(**)
(5766 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 06.06.2008) Ortağın
şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan
şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci
fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (***)
(5766 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 06.06.2008) Amme
alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin
farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının
ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (****)
(*) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) şirketten tahsil imkanı bulunmayan
(**) (4369 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) Limited ortaklıklarının amme borçları
Madde 35-
Limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme
borçlarından dolayı ortaklar vazettikleri veya vazını taahhüt
eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun
hükümleri gereğince takibata tabi tutulurlar.
(***) (5766 sayılı Kanunla eklenen fıkra)
(****) (5766 sayılı Kanunla eklenen fıkra) |
(4108 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle eklenen mükerrer madde, Yürürlük: 02.06.1995) Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan
teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen
veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî
temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi
mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye'deki mümessilleri hakkında da uygulanır. Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanunî temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz. Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler. (5766 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 06.06.2008) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur. (*) (5766 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 06.06.2008) Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz. (**)
(*) (5766 sayılı Kanunla eklenen fıkra)
(**) (5766 sayılı Kanunla eklenen fıkra)
|
(4684 sayılı Kanunun 24'üncü maddesiyle değişen madde Yürürlük; 03.07.2001) Bu Kanunun tatbiki bakımından; a) İki veya daha ziyade hükmî şahsın birleşmesi halinde yeni kurulan hükmî şahıs,
b) Devir halinde devir alan hükmî şahıs, c) Bölünme halinde bölünen hükmî şahsın varlıklarını devralan hükmî şahıslar, d) Şekil değiştirme halinde yeni hükmî şahıs, Birleşen, devir alınan, bölünen veya eski şekildeki hükmî şahıs ve şahısların yerine geçer.(**) (*) (4684 sayılı Kanunla değişmeden önceki başlık) Birleşme, Devir ve Şekil Değiştirme Halleri (**) (4684 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) Bu kanunun tatbiki bakımından: a) İki veya daha ziyade hükmi şahsın birleşmesi halinde yeni kurulan hükmi şahıs, b) Devir halinde devir alan hükmi şahıs , c) Şekil değiştirme halinde yeni hükmi şahıs, Birleşen, devir alınan veya eski şekildeki hükmi şahıs ve şahısların yerine geçer. |
(6111 Sayılı Kanunun 129 uncu maddesiyle kaldırılan madde Yürürlük; 25.02.2011) (*)
(*)(6111
sayılı Kanunla kaldırılmadan önceki madde)(5766 sayılı Kanunun 5 inci
maddesiyle eklenen madde, Geçerlilik: 06.06.2008, Yürürlük: 06.06.2008)
Devlete ait olup 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük
Kanunu kapsamına giren amme alacakları ile bunlara ait zam ve cezalarını
ödeme emrinin tebliğ tarihini takip eden yedi gün içerisinde ödemeyen
ya da bu Kanun hükümleri uyarınca hakkında bu alacaklar nedeniyle
ihtiyati haciz kararı alınan amme borçlusunun yurt dışına çıkışı,
alacaklı tahsil dairesinin talebi halinde ilgili makamlarca engellenir.
Yurt
dışı çıkış tahdidi, yüzbin Yeni Türk Lirası ve üzerinde olan teminat
altına alınmamış amme alacağı için uygulanır. Bakanlar Kurulu, bu tutarı
on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye ve yeniden kanuni
tutarına getirmeye yetkilidir.
Amme alacağına
karşılık teminat alınması, alacağın tecil edilmesi, borçlunun aciz
halinin tespit edilmesi, yargı mercilerince amme alacağının takibinin
durdurulmasına karar verilmesi veya takibin kanunen durdurulması gereken
diğer hallerde yurt dışı çıkış tahdidi, alacaklı tahsil dairesinin
talebi üzerine ilgili makamlarca kaldırılır.
Amme
borçlusu hakkında uygulanan yurt dışı çıkış tahdidi, hastalık, iş
bağlantısı gibi hallerde alacaklı tahsil dairesinin uygun görmesi ve
bildirimi üzerine ilgili makamlar tarafından kaldırılır. Bu fıkraya göre
yurt dışı çıkış tahdidinin kaldırılmış olması yeniden tatbikine mani
değildir.
Amme borçlusuyla birlikte amme
alacağının ödenmesinden sorumlu olan ve bu Kanuna göre amme borçlusu
sayılan kişiler hakkında da bu maddede yer alan esaslara göre yurt dışı
çıkış tahdidi uygulanır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
|
Amme alacakları hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödenir.
Hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacakları Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödenir. Bu ödeme müddetinin son günü amme alacağının vadesi günüdür. Amme borçlusu isterse borcunu belli zamanlardan önce ödeyebilir. |
(4369 sayılı Kanunun 82/2 maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.)(*)
(*) Madde 38 _ (Değişmeden önceki şekli) Taksitle ödenmesi gereken amme alacağının taksitleri vadesinde ödenmezse alacağın tamamı muaccel olur.
Haczedilen malların paraya çevrilmesinden önce paraya çevirme tarihine kadar yapılan takip giderleri, gecikme zamları ve varsa cezaları alacağın tamamını muaccel kılan taksitle beraber rıza ile ödendiği takdirde diğer taksitler asıl ödeme sürelerinde tahsil olunur. |
Hususi kanunlarında ödeme yeri gösterilmemiş amme alacakları, borçlunun ikametgahının bulunduğu yer tahsil dairesine ödenir.
Hususi kanunlarında ödeme yeri gösterilmiş olsun olmasın borçlunun alacaklı tahsil dairesindeki hesabı bildirmek şartiyle bu yerin belediye sınırları dışındaki tahsil dairelerine de ödeme yapılabilir. Bu fıkra gereğince yapılacak ödemeler tahsildarlara yapılamaz. |
Ödeme, alacaklı tahsil dairesinin selahiyetli ve mesul memurları tarafından verilecek makbuz karşılığı yapılır. (5035 Sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük:02.01.2004)Maliye
Bakanlığı, ödemenin özel ödeme şekilleri kullanılmak suretiyle
yapılması zorunluluğunu getirmeye yetkilidir. Bu yetki; tahsil
daireleri, amme alacağının türü, ödeme zamanı ve bulunduğu safhalar
itibarıyla topluca veya ayrı ayrı kullanılabilir.
Makbuz karşılığı yapılmıyan ödemelerle selahiyetli ve mesul memurlardan başkalarına yapılan ödemeler amme alacağına mahsup edilemez. Amme alacaklarının tahsilinde kullanılan makbuzların şeklini ilgili amme idareleri tayin eder. Borçlular makbuzlarını amme alacağının tahsil zamanaşımı müddeti sonuna kadar saklamaya ve selahiyetli memurlarca istendiğinde göstermeye mecburdurlar. Makbuzun borçluya posta ile gönderilmesi gerektiği hallerde posta masrafı alacaklı amme idaresine aittir. Hususi kanunlarındaki makbuz verilmesinden başka şekillerde yapılan tahsilata ait hükümler mahfuzdur. |
Maliye
vekaletinin tayin edeceği yerlerde, nev'ileri mezkur Vekaletçe tespit
edilecek amme alacakları, bu Vekaletçe isimleri belirtilecek bankalar
delaletiyle veya postaneler vasıta kılınmak suretiyle ödenebilir. Maliye Vekaleti bu madde gereğince ödeme yapılmasını ihtiyar ettiği takdirde, ödemenin:
1. Çizgili çek kullanılmak suretiyle, 2. Mükellef hesabından aynı bankadaki ilgili vergi dairesi veya Merkez Bankası hesabına münakale suretiyle, 3. Vergi dairelerinin veya Merkez Bankasının hesabı bulunan bankalara bu daireler hesabına ödeme suretiyle, 4. Postaneler vasıta kılınmak suretiyle, 5. (4962 sayılı Kanunun 2/a maddesiyle eklenen bent Yürürlük; 07.08.2003)Banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanılmak suretiyle, yapılmasını düzenlemeye selahiyetlidir. (3418 sayılı Kanunun 34'üncü maddesiyle değişen fıkra) Bankalarca tahsil edilen (4962 sayılı Kanunun 2/b maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 07.08.2003)veya banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanımı karşılığı olarak ödenmesi gereken paraların T.C. Merkez Bankasına aktarılması süresi, tahsil edildikleri tarihten itibaren azami 7 (4962 sayılı Kanunun 2/b maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 07.08.2003)kredi kartı ile yapılan ödemelerde, işlem tarihini takip eden günden itibaren azami 20, postaneler vasıta kılınmak suretiyle yapılan ödemelerde, yapılan ödemelerin ilgili vergi dairelerine intikal ettirilme süresi, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren azamî 10 gündür.(1) (4962 sayılı Kanunun 2/c maddesiyle değişen fıkra Yürürlük: 07.08.2003)Maliye Bakanlığı bu süreyi aşmamak üzere alacak türleri ve/veya bankalar itibarıyla farklı süreler tayin etmeye yetkilidir.(5) (3418 sayılı Kanunun 34'üncü maddesiyle değişen fıkra) Bankalarca tahsil edilen (4962 sayılı Kanunun 2/d maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 07.08.2003)veya banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanımı karşılığı olarak ödenmesi gereken paralar süresinde T.C. Merkez Bankasına aktarılmadığı, postaneler vasıtasıyla yapılan ödemeler süresinde vergi dairelerine intikal ettirilmediği takdirde, sözkonusu amme alacağı, tahsilatı yapan bu kuruluşlardan gecikme zammı tatbik edilmek suretiyle tahsil edilir.(2) (3418 sayılı Kanunun 34'üncü maddesiyle değişen fıkra) Tahsilatı yapan (4962 sayılı Kanunun 2/e maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 07.08.2003)veya banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanımından dolayı ödeme yapması gereken banka şube müdürleri, tahsil edilen paraların belirlenen sürelerde T.C. Merkez Bankasına aktarılmasından, postane veya posta çek merkezi müdürleri ise postane vasıta kılınarak yapılan ödemelerin belirlenen sürelerde ilgili vergi dairelerine intikal ettirilmesinden sorumludurlar.(3) (3418 sayılı Kanunun 34'üncü maddesiyle değişen fıkra) Tahsilatı yapan (4962 sayılı Kanunun 2/f maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 07.08.2003)veya ödemede bulunması gereken ilgili kuruluşların, bu görevleri süresinde yerine getirmeyen sorumlularından, ödemeye konu amme alacağının % 10'u nispetinde ayrıca ceza tahsil olunur.(4) (Anayasa Mahkemesinin E.No:2001/119, K.No:2004/37 sayılı ve 23.3.2004 tarihli kararıyla iptal edilmiştir.) (4962 sayılı Kanunun 2/g maddesiyle eklenen fıkra Yürürlük; 07.08.2003)Bankalar amme alacaklarının kredi kartı ile ödenmesi sırasında amme borçlusundan komisyon alabilirler. Maliye Bakanlığı, kredi kartı kullanılmak suretiyle yapılacak ödemelerde komisyon ödenmemesi için amme alacağının vade tarihinden (bu tarih dahil) azami 20 gün öncesine kadar belirlenecek bir sürede ödeme yapılması şartını getirmeye, ödemelerin; komisyonsuz veya komisyon karşılığı yapılma şekillerinden birini veya her ikisini birlikte kullandırmaya yetkilidir. (1) (Değişmeden önceki şekli) (2975 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle eklenen fıkra) Bankalarca tahsil edilen paraların T.C. Merkez Bankasına aktarılması süresi, tahsil edildikleri tarihten itibaren azami 7 gündür. (2) (Değişmeden önceki şekli) (2975 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle eklenen fıkra) Bankalar tahsil ettikleri paralarİ süresinde T.C. Merkez Bankasına aktarmadıkları takdirde sšz konusu kamu alacağı gecikme zammı tatbik edilmek suretiyle tahsil edilir. (3) (Değişmeden önceki şekli) (2975 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle eklenen fıkra) Bankaların tahsilatı yapan şube müdürleri, tahsil edilen paraların belirlenen sürelerde T.C. Merkez Bankasına aktarılmasından sorumludurlar. (4) (Değişmeden önceki şekli) (2975 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle eklenen fıkra) Bu görevi süresinde yerine getirmeyen sorumlulardan aktarılmayan amme alacağının % 10 nispetinde ayrıca ceza tahsil olunur. (5) (4962 sayılı Kanunla değişmeden önceki fıkra) (2975 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle eklenen fıkra) Maliye ve Gümrük Bakanlığı bu süreyi aşmamak üzere bankalar itibariyle farklı süreler tayin etmeye yetkilidir. |
Çizgili çekle yapılan ödemeler Ticaret Kanunu hükümlerine tabidir, ancak: 1.
Amme alacağının ödenmesi için düzenlenen çek ilgili vergi dairesi
adına, emre muharrer olmadığı kaydı ile ve bir banka üzerine çekilir.
Alacağın teşhisine yaramak ve Ticaret Kanununa aykırı olmamak üzere çek
üzerine dercedilecek malumatı tespit etmeye Maliye Vekaleti
selahiyetlidir.
2. (4962 sayılı Kanunun 17/B-a maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 07.08.2003)Çek veya münakale emrinin veya banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar ile yapılan ödemenin(*) herhangi bir sebeple tediye edilmemesi halinde amme alacaklısının borçluya karşı rücu hakkı mahfuzdur. 2 numaralı fıkra gereğince muamele yapıldığı takdirde çek veya münakale emrinin kabul edilmemesi keyfiyeti tevsik ve bu durum münakale istiyene, keşideciye veya bunların temsilcilerine tebliğ edilerek kabul edilmiyen çek iade olunur. (*) (4962 sayılı Kanunla değişmeden önceki ibare) Çek veya münakale emrinin |
(2975 sayılı Kanunun 2'inci maddesiyle değişen madde) Çekler
tahsil dairesine, postaya veya bankaya verildiği tarihle veya en çok
bir gün evvelki tarihle tanzim edilmiş olmalıdır. Daha eski tarihli
çekler kabul edilmez.
|
(4108 sayılı Kanunun 12'inci maddesiyle değişen fıkra) 41 'inci maddeye göre yapılan ödemelerde çekin tahsil dairesine veya bankaya verildiği, (4962 sayılı Kanunun 17/B-b maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 07.08.2003)paranın
bankaya veya postaneye yatırıldığı, banka kartı, kredi kartı ve benzeri
kartlar ile yapılan ödemelerde işlemin kartla yapıldığı,(**) münakale emri üzerine paranın tahsil dairesi hesabına geçtiği gün ödeme yapılmış sayılır.(*)
42'nci maddenin 2 numaralı fıkrası hükmü mahfuzdur. (*) Madde 44 _ (Değişmeden šnceki şekli) (2975 sayılı Kanunun 3'üncü maddesiyle değişen fıkra) 41'inci maddeye göre yapılan ödemelerde çekin tahsil dairesine, postaya veya bankaya verildiği, paranın bankaya ve postaneye yatırıldığı, munakale emrinin bankaya veya postaya verildiği gün ödeme yapılmış sayılır. (**)(4962 sayılı Kanunla değişmeden önceki ibare)paranın bankaya veya postaneye yatırıldığı, |
(2975 sayılı Kanunun 4'üncü maddesiyle değişen madde) Vergi,
resim gibi belli bir amme alacağı ile devamlı surette mükellef
tutulanlar adına tahakkuk ettirilen amme alacakları ile bunlardan
yapılan tahsilatı göstermek üzere vergi cüzdanları düzenlenir. Vergi
cüzdanlarının fiyatını, ihtiva edeceği bilgileri, cüzdan almaya dair
şekil ve esasları, hangi vergiler hakkında uygulanacağını, kimlere
verileceğini ve uygulama zamanını tespitte Maliye ve Gümrük Bakanlığı
yetkilidir. Diğer amme idareleri, alacaklarının mahiyetine uygun olarak
bu cüzdanların şeklinde ve kullanış tarzında değişiklik yapabilirler.
Vergi cüzdanı mükelleflere bedeli karşılığında verilir. Vergi cüzdanlarındaki her türlü bilgiler tahsil daireleri tarafından tahsile dair kayıtlar ise tahsil daireleri, postaneler veya bankalar tarafından yazılır, imzalanır ve mühürlenir. Tahsil daireleri, bankalar ve postaneler tarafından vergi cüzdanlarına yapılan kayıtlar damga vergisinden muaftır. |
(2975 sayılı Kanunun 5'inci maddesiyle değişen fıkra) Amme
alacağının ödendiği, selahiyetli ve mesul memurlar tarafından verilen
makbuzlar ile tahsil daireleri, bankalar veya postaneler tarafından
vergi cüzdanlarına yazılarak, imzalanıp mühürlenen tahsile ait
kayıtlarla ispat olunabilir.
42'nci maddenin 2 numaralı fıkrası hükmü mahfuzdur. |
(4369 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle değişen madde) Amme
alacağına karşılık rızaen yapılan ödemeler sırasıyla; ödeme süresi
başlamış henüz vadesi geçmemiş, içinde bulunulan takvim yılı sonunda
zaman aşımına uğrayacak, aynı tarihte zaman aşımına uğrayacak
alacaklarda her birine orantılı olarak, vadesi önce gelen ve teminatsız
veya az teminatlı olana mahsup edilir. Ödemenin, alacak aslı ile
fer'ilerinin tamamını karşılamaması halinde mahsup alacağın asıl ve
fer'ilerine orantılı olarak yapılır. Amme
alacağına karşılık cebren tahsil olunan paralar; önce parayı tahsil eden
dairenin, artarsa aynı amme idaresinin takibe iştirak etmiş olan diğer
alacaklı tahsil dairelerinin takip konusu alacak aslı ve fer'ilerine
orantılı olarak mahsup edilir.(*)
(*) Madde 47 _ (Değişmeden önceki şekli) Amme alacağına karşılık cebren tahsil olunan paralar šnce parayı tahsil eden dairenin takip mevzuu olan alacağının aslına, sonra ceza, zam, faiz ve takip giderleri gibi fer'ilerine, amme alacağı kısmen teminatlı ise önce teminatı bulunmayan kısımlara, artarsa borçlunun aynı amme idaresinin takibe iştirak etmiş olan diğer alacaklı tahsil dairelerine olan borçlarına aynı sıra gereğince mahsup edilir. Amme alacağına karşı rızaen yapılan ödemeler aşağıdaki sıraya gšre: a) Daha evvel zamanaşımına uğrayacak olana, b) Borçlar aynı tarihte zamanaşımına uğrayacaksa her borca, borçla mütenasip bir miktar, c) Teminatsız veya az teminatlı olana mahsup edilir. |
(3209 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen fıkra) Amme
borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş
malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse,
borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak
şartıyla alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; (5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen ibare, Yürürlük: 01.07.2008) amme alacağı 36 ayı (*) geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir. (5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 01.07.2008) Şu kadar ki, amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı ellibin Yeni Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı ellibin Yeni Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır. Bakanlar Kurulu; bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, yeniden kanuni tutarına getirmeye ve alacaklı amme idareleri itibarıyla bu hadler arasında farklı tutar belirlemeye yetkilidir. (**) (2975 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle eklenen fıkra) Borcunun tecilini talep eden ancak, talepleri uygun görülmeyerek reddedilen borçlular söz konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde bu amme alacağı ödendiği tarihe kadar faiz alınmak suretiyle tecil olunur. Tecil selahiyetini kullanacak ve bu selahiyeti devredecek olanlar Devlete ait amme alacaklarında ilgili vekiller, vilayet hususi idarelerine ait amme alacaklarında valiler, belediyelere ait amme alacaklarında belediye reisleridir. (5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen fıkra, Yürürlük: 01.07.2008) Haciz yapılmışsa mahcuz mal, değeri tutarınca teminat yerine geçer. Tecil edilen amme alacakları ile ilgili olarak daha önce tatbik edilen ve borcun tamamını karşılayacak değerde olan hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminat iade edilir. Ancak, mahcuz malların değeri tecil edilen borç tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla olması halinde, tatbik edilen hacizler, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarı mahcuz mal değerinin altına inmediği müddetçe kaldırılmaz. Tecilli borca karşılık alınan teminat ise, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarının zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır. (***) (5766 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen fıkra, Yürürlük: 01.07.2008) Tecil salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olan makamlar; tecil edilecek amme alacaklarını tür ve tutar olarak belirlemeye, amme borçlusunun faaliyetine devam edip etmediğini esas alarak tecil edilecek alacakları tespit etmeye, tecilde taksit zamanlarını ve diğer şartları tayin etmeye yetkilidir. (****) Tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme alacağı muaccel olur. (4108 sayılı kanunun 13 üncü maddesiyle eklenen hüküm) Tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilmeyen alacaklardan olması halinde, ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez. (*) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası ve gecikme zammı alacakları iki yılı, bu alacaklar dışında kalan amme alacakları ise beş yılı (**) (5766 sayılı Kanunla eklenen fıkra) (***) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) Teminat, asli ve fer'i amme alacaklarını karşılayacak miktarda olur. Haciz yapılmışsa mahcuz mal değeri tutarınca teminat yerine geçer. (****) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) Tecilde taksit zamanları ve diğer şartlar tecile selahiyetli makamlarca tespit olunur. |
İdarece
tecil edilmiş bir amme alacağı hakkında kaza mercilerince icranın
tehiri kararı verilmişse: Kaza mercilerinin tehir müddeti tecil
müddetinden az olduğu takdirde; tecil olunan alacak icranın tehiri
müddetinin sonundan tecil müddeti sonuna kadar olan müddet içinde ve
kaza mercilerinin tehiri dolayısiyle zamanında ödenmemiş borç miktariyle
birlikte yeniden taksite bağlanarak alınır. Kaza mercilerinin tehir
müddeti tecil müddetinden çok ise: evvelce yapılan tecil hükümsüzdür.
Takibatın kaza mercilerince tehiri (5766 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (a) bendiyle değişen ibare, Yürürlük: 06.06.2008) kanuni (*) tecil müddetini aştığı takdirde tecil müddeti uzatılmaz.
(*) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) iki senelik |
Karısı
yahut kocası, kan ve sıhriyet itibariyle usul veya furuundan birisi
ölen borçlu hakkındaki takip ölüm günü ile beraber üç gün için geri
bırakılır. Borçlunun ölümü halinde terekenin
borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün için takip geri
bırakılır. Üç günün bitiminde terekenin borçları için takibata devam
olunur.
Mirasçılar, mirası kabul veya ret etmemişlerse bu hususta Medeni Kanundaki muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri bırakılır. |
(5035 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değişen madde; Yürürlük:02.01.2004) Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 4 (2010/965 sayılı B.K.K. ile %1,40)(**) oranında gecikme zammı tatbik olunur. Ay kesirlerine isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesap edilir.
Gecikme zammı bir Yeni Türk Lirasından az olamaz. Gecikme zammı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre uygulanan vergi ziyaı cezalarında bu madde uyarınca belirlenen oranda, mahkemeler tarafından verilen ve ceza mahiyetinde olan amme alacaklarında ise bu oranın yarısı ölçüsünde uygulanır. Bunların dışındaki ceza mahiyetinde olan amme alacaklarına gecikme zammı tatbik edilmez. Bakanlar Kurulu, gecikme zammı oranlarını aylar itibarıyla topluca veya her ay için ayrı ayrı, yüzde onuna kadar indirmeye, gecikme zammı oranı ile gecikme zammı asgari tutarını iki katına kadar artırmaya, ayrıca gecikme zammı oranını aylar itibarıyla farklı olarak belirlemeye ve gecikme zammını bileşik faiz usulüyle aylık, üç aylık, altı aylık veya yıllık olarak hesaplatmaya yetkilidir.(*) (*)(Değişmeden önceki şekli) Madde 51 - (3946 sayılı Kanunun 3'üncü maddesiyle değişen madde) Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 9 (2002/6345 sayılı B.K.K. ile % 4, Yürürlük:12.11.2003) gecikme zammı tatbik olunur. Ay kesirleri tam ay olarak hesap edilir. Gecikme zammı (4369 sayılı Kanunun 81/B-2 nci maddesi ile değişen ibare) 500.000 Liradan az olamaz. (4786 sayılı Kanunun 2 inci maddesiyle değişen fıkra. Yürürlük; 15.01.2003)Gecikme zammı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre uygulanan vergi ziyaı cezalarında bu madde uyarınca belirlenen oranda, mahkemeler tarafından verilen ve ceza mahiyetinde olan âmme alacaklarında ise bu oranın yarısı ölçüsünde uygulanır. Bakanlar Kurulu, gecikme zammı nispetlerini aylar itibariyle topluca veya her ay için ayrı ayrı, (4369 sayılı Kanunun 81/B-4 üncü maddesi ile değişen ibare) % 10 una kadar indirmeye, bir katına kadar artırmaya ve gecikme zammı asgari miktarını 3 katına kadar artırmaya yetkilidir. (**) Değişmeden önceki hali: (2009/15565 sayılı B.K.K. ile %1,95) |
(2975 sayılı Kanunun 8'inci maddesiyle değişen madde) Gecikme
zammının tatbik müddeti, amme alacağının tecilinde tecilin yapıldığı,
iflas halinde iflasın açıldığı, aciz halinde bu durumun sabit olduğu
güne kadar olan müddettir. Gecikme zammının önceden borçluya bildirilmesi gerekmez.
Aslın ödenmiş olması gecikme zammının takip ve tahsiline mani değildir. |
(2347 sayılı Kanunun 5'inci maddesiyle değişen fıkra) Maliye
Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek vergiler hariç olmak üzere
belediye sınırları dışındaki köylerde tahsildarlar tarafından tahsil
olunan amme alacakları ödeme süresi içinde ödenmediği takdirde bunlar
için yalnız % 10 gecikme zammı uygulanır. Ödeme
müddeti geçmiş olmasına rağmen tahsildarın gidemediği köylerdeki
borçlulara bu zam, tahsildarın ilk uğradığı zaman içinde borçlarını
ödemedikleri takdirde tatbik olunur.
|
Ödeme
müddeti içinde ödenmiyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil
olunur. Cebren tahsil aşağıdaki şekillerden herhangi birinin tatbiki
suretiyle yapılır.
1. Amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi yahut kefilin takibi, 2. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi, 3. Gerekli şartlar bulunduğu takdirde borçlunun iflasının istenmesi. |
Amme
alacağını vadesinde ödemiyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri
veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir "ödeme emri" ile tebliğ
olunur.
Ödeme emrinde borcun asıl ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı kayıtlı bulunur. Ayrıca, borçlunun 114'üncü maddedeki vazifeleri ve bu vazifeleri yerine getirmediği takdirde hakkında tatbik edilecek olan ceza bu ödeme emrinde kendisine bildirilir. Belediye hududu dışındaki köylerde bulunan borçlulara ödeme emirleri muhtarlıkça tebliğ olunur. Ödeme emirlerinin muhtarlığa tevdii tarihinden itibaren 15 gün içinde tebligat yapılmadığı takdirde ödeme emirleri tebliğ edilmemiş olan borçluların isimleri ödeme emri hüküm ve mahiyetindeki bir "ödeme cetveline" alınarak borçlular borçlarını ödemeye ve mal bildiriminde bulunmaya çağrılırlar. Ödeme cetveli köy ihtiyar kurulu kapısına bir örneği de köyde herkesin görebileceği umumi bir mahalle 10 gün müddetle asılmak suretiyle tebliğ olunur ve cetvelin asıldığı köy muhtarlığınca münadi vasıtasiyle ilan olunur. Cetvel asılırken ve indirilirken keyfiyet muhtarlıkça zabıt varakasiyle tespit edilir. Cebren tahsil ve takip ödeme emrinin tebliği veya ödeme cetvelinin indirilmesi tarihinde başlamış olur. Borcunu vadesinde ödemiyenlere ait malları elinde bulunduran üçüncü şahıslardan bu malları 7 gün içinde bildirmeleri istenir. |
Karşılığında
teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde,
borcun 7 gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği
veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağı borçluya
bildirilir. 7 gün içinde borç ödenmediği takdirde teminat bu kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağı tahsil edilir.
|
Kefil
ve yabancı veya kurumların mümesilleri bu kanun hükümlerine göre ve
aynen asıl borçluların tabi tutuldukları usullerle takip olunur.
|
Kendisine
ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen
ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7
gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi
itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli,
incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul
Kanunu hükümleri tatbik olunur. Borcun bir
kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça
göstermesi lazımdır, aksi halde itiraz edilmemiş sayılır.
(5951 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle kaldırılmıştır Yürürlük; 05.02.2010)(1) İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir. İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı % 10 zamla tahsil edilir. İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir. Borcun tamamına bu madde gereğince vaki itirazların tamamen veya kısmen reddi halinde, borçlu ret kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Borcun bir kısmına karşı bu madde gereğince vaki itirazlar mal bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz. (1)(5951 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle kaldırılmadan önceki şekli) İtirazda bulunan borçlu bu kanuna göre teminat gösterdiği takdirde takip muamelesi itirazlı borç miktarı için ve itiraz komisyonunca bu hususta karar verilinceye kadar durdurulur. |
Mal
bildirimi, borçlunun gerek kendisinde, gerekse üçüncü şahıslar elinde
bulunan mal, alacak ve haklarından borcuna yetecek miktarın, nev'ini,
mahiyetini, vasfını, değerini ve her türlü gelirlerini veya haczi kabil
mal veya geliri bulunmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını
ve buna nazaran borcunu ne suretle ödiyebileceğini yazı ile veya sözle
tahsil dairesine bildirmesidir.
(2347 sayılı Kanunun 6'ıncı maddesiyle değişen fıkra) Köylerde mal bildirimi Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek vergiler dışında kalan amme borçları için köy muhtarlığına da yapılabilir. Sözle bildirim halinde keyfiyet bir zabıtla tespit edilir. Her iki halde bildirimin yapıldığına dair amme borçlusuna pulsuz makbuz verilir. |
(251 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişen madde) Kendisine
ödeme emri tebliğ edilen borçlu, 7 günlük müddet içinde borcunu
ödemediği ve mal bildiriminde de bulunmadığı takdirde mal bildirimde
bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere
hapisle tazyik olunur.
Hapisle tazyik kararı, ödeme emrinin tebliğini ve 7 günlük müddetin bitmesini müteakip tahsil dairesinin yazılı talebi üzerine icra tetkik mercii hakimi tarafından verilir. Bu karar Cumhuriyet Savcılığınca derhal infaz olunur. İcra tetkik mercii hakimi tarafından verilen hapsen tazyik kararları her türlü harç ve resimden muaftır. |
Mal
bildiriminde , malı olmadığını gösteren veyahut borca yetecek kadar mal
göstermemiş olan borçlu, sonradan edindiği malları ve gelirindeki
artmaları, edinme ve artma tarihinden başlayarak 15 gün içinde tahsil
dairesine bildirmeye mecburdur.
|
Borçlunun,
mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu
veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden,
alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarı tahsil dairesince
haczolunur.
(5228 sayılı Kanunun 6'ıncı maddesiyle eklenen fıkra) Maliye
Bakanlığı amme alacaklarının takibinde haczolunacak malların tespiti
amacıyla yapılacak mal varlığı araştırmasının şekli, alanı ve kapsamı
ile araştırma yapılacak amme alacaklarının türü ve tutarını belirlemeye
yetkilidir. Bu yetki alacaklı amme idaresi itibarıyla da kullanılabilir.
Borçlu tarafından başkasının olduğu beyan veya üçüncü şahıs tarafından ihtiyaten haciz veya istihkak iddia edilmiş bulunan malların haczi en sonraya bırakılır. Ancak haczolunan gayrimenkul artırmaya çıkarılmadan, borçlu, borcun itfasına yetecek menkul mal veya vadesi gelmiş sağlam alacak gösterirse gayrimenkul üzerinde haciz baki kalmak üzere gösterilen menkul veya alacak da haczolunur. Şu kadar ki, bu suretle mahcuz kalan gayrimenkulün idare ve işletmesine ve hasılat ve menfaatlerine tahsil dairesi müdahale etmez. Tahsil dairesi alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir. |
Tahsil
dairesi, borçlunun haklarını tasfiye bakımından onun haiz olduğu bütün
selahiyetleri kullanarak bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir
miras veya iştirak halinde tasarruf olunan bir mal hissesi gibi malların
paraya çevrilebilir hale gelmesini genel hükümler dairesinde sağlar. Bu
suretle paraya çevrilebilir hale gelen mallar hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur.
|
(4108 sayılı Kanunun 14'üncü maddesiyle değişen fıkra) Haciz
muameleleri, tahsil dairelerince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin
, mahallî en büyük memuru veya tevkil edeceği memur tarafından tasdik
edilen haciz varakalarına dayanılarak yapılır.(*)
Bu varakaların şekli ve ihtiva edeceği bilgiler Maliye Vekaletince belirtilir. (*) Maddde 64_ (Değişmeden önceki şekli) Haciz muameleleri tahsil dairelerince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurluğunca tasdik edilen haciz varakalarına dayanılarak yapılır. |
Köylerde ve Köy Kanunu tatbik edilen bucaklarda menkul mal haczi haciz varakası üzerine köy ihtiyar kurullarınca yapılır.
(2347 sayılı Kanunun 7'nci maddesiyle değişen fıkra) Bu yerlerde gerek görülen hallerde Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek vergiler için muhtarın veya ihtiyar kurulu üyelerinden birinin huzuriyle tahsil dairesine mehkul mal haczi yaptırmaya o mahallin en büyük mal memuru yetkilidir. |
Borçlu,
elinde bulunan bir malı üçüncü şahsın mülkü veya rehni olarak
gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet
veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, haczi yapan memur bunu haciz
zaptına geçirir. Keyfiyet, iddia borçlu tarafından yapılmışsa üçüncü
şahsa, üçüncü şahıs tarafından yapılmışsa borçluya bildirilir.
Tahsil dairesi, haczin zaptını aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde iddayı reddetmediği takdirde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Üçüncü şahıs, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmediği takdirde istihkak iddiası dinlenmez. İstihkak iddiası tahsil dairesince kabul edilmez veya borçlu tarafından istihkak iddiasına itiraz edilirse, 7 gün içinde mahkemeye müracaat etmesi lüzumu tahsil dairesince üçüncü şahsa bildirilir. Müddetinde dava açılmadığı takdirde istihkak iddiasından vazgeçilmez sayılır. |
Haczedilen
mal borçlunun elinde olmayıp da, o mal üzerinde mülkiyet veya rehin
hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs elinde ise keyfiyet, haczi yapan memur
tarafından haciz zaptına geçirilir. Malın borçluya ait olduğu
iddiasında bulunan tahsil dairesi keyfiyeti alacaklı amme idaresine
bildirir. Alacaklı amme idaresi bildirme tarihinden itibaren 15 gün
içinde dava açmadığı takdirde istihkak iddiası kabul edilmiş sayılır.
Borçlu ile birlikte ikamet etmekte olan şahıslar
tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu takdirde mal borçlunun elinde
sayılır.
|
İstihkak
davalarına bakmaya haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu mahal
mahkemesi selahiyetlidir. İstihkak davaları diğer işlere takdimen
görülür.
Davacı takibin tehirini istediği takdirde kendisinde mevcut delillerin mahiyetine göre ve muhtemel zarara karşı kafi teminat alınmak suretiyle takibin tehirine mahkemece karar verilebilir. İstihkak davası üzerine takibin tehirine karar verilir ve neticede dava reddolunursa, dava mevzuunu teşkil eden mahcuz malın değerinin % 10'u tutarında tazminat hükmolunur. |
Her
amme idaresi, diğer bir amme idaresi tarafından yapılan hacizlere, amme
alacağı bu haciz tarihinden önce tahakkuk etmiş olmak şartiyle
haczedilen mallardan herhangi biri paraya çevrilinceye kadar iştirak
edebilir.
Hacze iştirak halinde, hacizli malın bedelinden ilk
önce haczi yapan dairenin alacağı tahsil olunur. Artanı hacze iştirak
tarihi sırası ile, alacaklarına mahsup edilmek üzere, hacze iştirak eden
dairelere ödenir.
|
Aşağıda gösterilen mallar haczedilemez.
1. (3986 sayılı Kanunun 16'ncı maddesiyle değişen bent) 233
sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerine tabi iktisadî devlet teşekkülleri, kamu iktisadî
kuruluşları, bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ve
mahallî idarelerin malları hariç olmak üzere Devlet malları ile hususî, kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar.(*)
2. Borçlunun şahsı ve mesleği için gerekli elbise ve eşyası ile, borçlu ve ailesine gerekli olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası. 3. Vazgeçilmesi kabil olmıyan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası. 4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve taşıtları ve diğer teferruat ve tarım aletleri; çiftçi değilse sanat ve mesleği için gerekli olan alet ve edevatı ve kitapları; arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük taşıt sahiplerinin ancak geçimlerini sağlıyan taşıt vasıtaları, 5. Borçlu veya ailesinin geçimleri için gerekli ise, borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları, 6. Borçlu ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ile; a) Borçlu çiftçi ise ayrıca gelecek mahsul için gerekli olan tohumluğu, b) Borçlu bağ, bahçe veya meyve ve sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan bağ, bahçe ve bu işler için gerekli bulunan alet ve edevatı, malzemesi ve fide ve tohumluğu, c) Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan miktarda hayvan ile bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları, 7. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emekli aylıkları ile, bu kabil kimselerin dul ve yetimlerine bağlanan aylıklar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış ikramiyeleri, 8. Bir yardım sandığı veya derneği tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan aylıklar, 9. Vücut ve sağlık üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak zarar görenin kendisi veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi gereken paralar, 10. Askerlik malullerine, şehit yetimlerine verilen harb malullüğü zammı ile, 1485 sayılı kanun gereğince verilen tekel beyiyeleri, 11. Borçlunun haline münasip evi "ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabilir", 12. (2347 sayılı Kanunun 8'inci maddesiyle değişen bent) Harcırah Kanununa göre yapılan ödemeler, 13. (2347 sayılı Kanunun 8'inci maddesiyle eklenen bent) 2022 sayılı kanun uyarınca bağlanan aylıklar. (*) 1. (Değişmeden önceki şekli) Devlet malları ile hususi kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar. |
(2347 sayılı Kanunun 9'uncu maddesiyle değişen madde) Aylıklar,
ödenekler, her çeşit ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama bağlı
olmayan nafakalar, emeklilik aylıkları, sigorta ve emeklilik sandıkları
tarafından bağlanan gelirler kısmen haczolunabilir. Ancak haczolunacak
miktar bunların üçte birinden çok, dörtte birinden az olamaz.
Asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerin onda birinden fazlası haczolunamaz. |
Yetişmemiş
her nev'i toprak ve ağaç mahsulleri, yetişmeleri zamanından geriye
doğru iki ay içinde haczolunabilir. Bu suretle haczedilmiş olan
mahsullerin borçlu tarafından başkasına devri, haczi yapan tahsil
dairesine karşı hükümsüz olup takibatın devamına engel olmaz.
Bu hüküm alacağı gayrimenkul rehni ile sağlanmış olan alacaklının, mütemmim cüz'ü olarak gayrimenkulün yetişmemiş mahsulleri üzerinde haiz olduğu hakkı kaldırmaz. Şu kadar ki, alacaklı rehnin paraya çevrilmesi için mahsullerin yetişmesinden önce takip isteğinde bulunmuş olmalıdır. |
Borçlu,
alacaklı amme idaresinin muvafakatini almaksızın hacizli mallarda
tasarrufta bulunamaz. Haczi koyan tahsil dairesi buna aykırı hareketin
cezayı mucip olduğunu borçluya ihtar eder.
Haczedilmiş olan mal üzerinde üçüncü şahsın zilyedlik hükümlerine istinaden hüsnüniyetle elde ettiği haklar mahfuzdur. Hüsnüniyet kaidelerine aykırı olarak hacizli mal üzerinde üçüncü şahsın elde ettiği hakların, alacaklının haczi ile o mala taalluk eden haklarını ihlal ettiği nispette butlanına mahkemece hükmolunur. |
Haczedilen her türlü mallar satılarak paraya çevrilir.
Satıştan elde edilen bedelden, takip masrafları ve
takip edilen amme alacağı düşüldükten sonra geriye kalan kısmı borçlunun
ödeme zamanı gelmiş veya muacceliyet kesbetmiş borçlarına mahsup edilir
ve artanı, hacze iştirak etmiş başka daire yoksa borçluya verilir,
hacze iştirak etmiş başka daire varsa, artan kısımdan evvela bu
dairelerin alacakları ayrıldıktan sonra, bakiyesi borçluya verilir.
Satıştan elde edilecek bedelin amme alacağından önce ödenmesi gereken borçlarla, takip giderlerini geçmiyeceği kesin olarak biliniyorsa hacizli malın satışını tahsil dairesi tehir edebilir. Şu kadar ki,alacağı amme idaresi alacağından önce gelenlerin takip hakları mahfuzdur. |
Yapılan
takip sonunda, borçlunun haczi caiz malı olmadığı veya bulunan malların
satış bedeli borcunu karşılamadığı takdirde borçlu aciz halinde
sayılır.
Yapılan takip safhalariyle bakiye borç miktarı bir aciz fişinde gösterilerek aciz hali tespit olunur.
|
Aciz halindeki borçlu hakkında teminat ve faiz aranmadan 48'inci madde hükmü tatbik olunabilir
Alacaklı tahsil dairesi aciz halindeki borçlunun mali durumunu zamanaşımı süresi içinde devamlı olarak takip eder.
|
Haciz
sırasında borçlu veya zilyed veya bunların; vekilleri, işçi, müstahdem
veya aileleri efradından birisi kendilerini temsilen bulunur. Bunlar
haciz yerinde bulunmaz veya o sırada bulundurulmaları sağlanamazsa
gıyapta haciz yapılır. Gıyapta yapılan hacizlerde zabıta memuru veya
muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden biri veya borçlunun veya zilyedin
komşularından iki kişi hazır bulundurulur.
Tanzim edilen haciz zaptında,
hacze esas olan haciz varakasının tarih ve numarası, haczin yapıldığı
yer, gün ve saat, haczedilen malların neler olduğu, tahmin edilen
değerleri, haciz sırasında bulunan kimseler, varsa üçüncü şahısların
iddiaları vesair lüzumlu hususlar belirtilir, hazır bulunanlarca imzalanarak haciz işi tamamlanır.
Gıyapta yapılan hacizlerde zaptın bir örneği borçlu veya zilyede derhal tebliğ olunur. Güneş battıktan doğuncaya kadar ve tatil günlerinde haciz yapılamaz. Tatil günlerinde veya geceleri çalışılan yerlerde yapılacak hasılat haczi ile borçlunun mal kaçırdığının anlaşıldığı haller bu hükümden müstesnadır. |
(5479 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle değişen madde. Yürürlük: 08.04.2006) Hamiline
yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş,
ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak
düzenlemeksuretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul
malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları
ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin
tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek
haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine
ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı
veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim
edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi
takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil
dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci
fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen
haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme
idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir
ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik
ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda
verilebilmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilir. Haciz bildirisi bankanın genel müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir. Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir. Bu Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir. Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklıdır."(*) (*)Hamiline yazılı olmıyan veya cirosu kabil senede dayanmıyan alacaklar ile, maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen zabıt tanzimi suretiyle haczi kabil olmıyan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken hakiki, hükmi şahıslara, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Borçlunun alacağı veya üçüncü şahıstaki bir malı haczedilip de üçüncü şahıs, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden evvel borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş yahut kusuru olmaksızın telef olmuş veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise keyfiyeti, haczin kendisine tebliğinden 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı beyanla bildirmeye mecburdur. Bildirmediği takdirde mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur. Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları mahfuzdur. |
Haciz tatbikinde istendiği takdirde, kilitli ve kapalı mahallerin açılması ve her türlü eşyanın gösterilmesi mecburidir.
Gerekirse bu yerler zorla açtırılır, kilit ve her
türlü tertipler kırılabilir. Haczolunan malların zorla alınmasında hal
ve durumun gerektirdiği her türlü zora başvurulabilir.
Borçlunun üzerinde haczi kabil kıymetli mallar bulunduğu ve kendisi bunları rızasiyle teslim etmediği veya üzerinde sakladığı takdirde şahsına karşı da zor kullanılır. |
6183 amme alacakları 2010 notlarım |